Istanbul'mu desem, Cezayir'mi, annem diyorki Türkiye'nin 50 sene önceki hali, Cezayir'in 10 sene önceki hali...Ikisinide görmediğim için doğrudur diyemem, ama elbette doğrudur. Dekor farklı olsada, bizim orayı anımsatmıyor değil. 20 litre su bidonları, insanların yardimseverlikleri, erkek-kadın ayirimi, sokakta köpeklerin "bu kaldırım bizim" demeleri...ve daha bir sürü şey, andırıyor Türkiye'yi. Fark yokmu? Elbette var! Birincisi, dil tamamen farklı, bırak anlamayı, okuyamıyorsun bile! İnsanlar farklı, bıyık hariç, türklere pek benzemiyor hintliler. İstanbul trafiğini ele alırsak, pek farklı sayılmaz, tek fark : hintliler - reankarnasyona inanmaktanmı kaynaklanıyor bilmiyorum - gerçekten deli gibi kullanıyorlar, yayalar deli gibi istedikleri yerde, istedikleri zaman karşıdan karşıya geçiyor. Her boşluk dolmak zorunda, bir milimetre arayla, herkez birbirinin yanından geçiyor, ölüm korkusu yok ya tabii, oh valla! Bu konuda hintlilere laf yok, bizden 10 puan öndeler. Burda "slum" bizde gecekondu dedikleri şey, mimari açıdan birbirine benzemesede, hemen hemen aynı şey. Bir yandan lüks yüksek binalar, havuzu, spor salonu, kaldırımın diğer tarafında ise barakalar var, bütün bir aile 5 m² içinde, yiyor, içiyor...ve gece gelince, ailenin direği, sokak direğinin altına yatıveriyor, doğal klima, yıldızlar falan... Çocuklar, ah çocuklar, sadece onlara bakarsan, hiçbir ülkenin farklı olmadığını, paranın pulun birşey değiştirmediğini anlıyorsun, toz toprak içinde, yada havuz kenarında, birbirlerini aradakı duvardan göremeselerde, aynı oyunu oynuyorlar bilmeden. Yalin ayak yada spor ayakkabı, aynı coşkuyla koşuyorlar duvarın her iki tarafında. Bende yeni evimin balkonundan bu manzaranın şahidi oluyorum. Fark yada benzerlik, insanoğlu hemen hemen aynı, aynı ihtiyaçlara mahkum, aynı paraya tapan, üzerinde Atatürk, Ghandi yada Roosevelt resmi olsada fark etmiyor. Fakir fakire benziyor, zengin zengine... Pune Pune'ye, Istanbul Istanbul'a, Paris Paris'e benziyor.